27 Nisan 2009 Pazartesi

Haftasonu

q
Geniş ve bol alternatifli haftasonu programında bazıları dönüşümlü olarak en fazla sayıda maçı izlemeye çalıştım. Liglerde ortalama olarak son 5-6 haftaya girilirken iyi veya kötü maçların kıymetini bilmek lazım çünkü maalesef futbolseverlerin yaz dönemi turnuvasız geçtiği için pek hazzetmediği "tek"li yıllardan olan 2009' dayız.
q
Cuma akşamı FB-GS basket derbisiyle başladı program. Maçın ilk atağından itibaren farkı açmaya başlayan ev sahibi hiç zorlanmadan her periyotta farkı daha da açarak maç sonunda 27 sayıya ulaştı. GS ilk maçta 16 sayı fark yapmıştı rakibine ve normal sezon sonunda olası galibiyet eşitliğinde üstte olma şansını kaybetti. Tribünlerin neredeyse tamamen dolu olduğu ve rakip seyircinin olmadığı salonda ise FB taraftarı son periyotta birbirine düştü. Sebep tabi ki sezon başından süregelen ve yönetimle yaşanan fikir ayrılıkları.
q

Basket maçının erken kopmasıyla Lyon-PSG maçına başlama vuruşuyla geçiş yaptık. Beraberliğin iki takıma da yaramadığı ve kaybenin şampiyonluğa havlu atacağı maç her haliyle 2 hafta önceki GS-FB maçına benziyordu. O maçın sonundaki kavga atraksiyonunu çıkarırsa maçın gelişimi ve skoru da öyle oldu. Yalnız gol krallığında ikinci sırada bulunan PSG' li Hoarau' nun 2. yarıda kaçırdığı bir karşı karşıya var ki, gol gelse Lyon' u ŞL potasının dışına bile itebilirlerdi. Marsilya dün Lille' i yenerek Lyon ile 6 PSG ile 7 puan fark yapmış durumda.

q

q

Gündüzünü pas geçtiğim Cumartesi gününün izlediğim ilk maçı, aynı zamanda haftanın en iyisi olarak gördüğüm Manu-Tottenham maçı oldu. İlk yarıda Modric' in öncülüğünde deplasmanda 2-0 öne geçti Tottenham. Sezonun ilk yarısında gol yememe serisi yapan Manu savunmasının tel tel dökülüşünü izledik. İlk 45 sonunda Hull deplasmanından 3 puanı çıkaran Liverpool' un liderliği devam ediyordu EPL' de. Ama o ikinci 45... Bu sezon kaçıncı kez söylediğimi unuttuğum şekilde "işte premier lig bu" dedirtti bir kez daha. 57 ve 67 arasındaki 10 dakikada 3-2 öne geçti Manu. Maçın geri kalanı tek kaleye döndü. Elebaşları Rooney ve Ronaldo' ydu. 79' da gelen Berbatov golünden sonra dahi 6. gol için abluka devam ediyordu.
q

Bu maçında ardından FB-AG maçına geçiş yaptık. AG istediğini alıyordu. Düşme potasında olan takımlar içinde en zor fikstür onlarınki. Klişenin de ötesinde gerçekten her puan altın değerinde onlar için. FB için bu sezon hatırlanacak tek iyi şeyler şampiyonluk yolunda BJK' ye çelme takmak ve kupayı almak olabilir ancak kalan haftalarda.
q

Fiorentina-Roma maçına geçtiğimde durum 1-0' dı. Maçın hakimi Fiorentina tıpkı Manu gibi ikinci 45' te açıldı ve 4-0 a taşıdı maçı. Baptista' nın şeref sayısı skoru ilan etti. Genoa' nın kaybettiği hafta Fiorentina ilk 4' e yerleşmiş oldu. Maç öncesi ise iki takım taraftarlarının çıkardıkları olaylar var.
q

Barcelona' nın kalan fikstüründe puan kaybedebileceği deplasmanlardan en öne çıkanı belki de Valencia' ydı. Gerçekten de beraberlik makul gözüküyordu ve öyle oldu maç sonunda. Zaten 2-1' lik mağlubiyetten 85' te 2-2 yapıp 1 puanı çıkarmak 2 puan kayıp olarak değil 1 puan kazanç olarak değerlendirilmeli. Haftaya Barnebeu' da şölen var.
q

Pazar günü Eskişehir' de sağanak yağmurlu ve yer yer gökkuşaklı maçta BJK takibini sürdürdü. Yusuf' un attırdığı ikinci gol tartışmasız güzel ama Doğa' nın 3 kez çalım yiyene kadar faul yapmayı akıl edememesi de o pozisyonu yarattı. Neticede Eskişehir alttakilerin kazanmasıyla daha da ısındı. Bu arada Eskişehir tribünleri, İspanyol tribünleri misali bando olayına girmiş. Ben hiç yakıştıramıyorum ve sevmiyorum bu bando işini. Çok zorlama. Daha alt liglerde davul zurna versiyonunu da görebiliriz. Bando umarım 23 Nisan şenliklerinde statta unutulmuş bir gruptur ve maç sonunda seyircilerle ayrılmıştır stattan. Kalıcı olmasın ki yayılmasın daha fazla.

q
q
18:00' de yine oyun olarak haftanın en iyi ikinci maçı diyebileceğim Cottbus-Wolfsburg maçı vardı. Lider bol bol Cottbus kalecisi Tremmel ve direklere takıldı. Gol geciktikçe maçın ibresi düşme potasındaki ev sahibine dönmeye başladı ve 72' de gelen golle psikolojik üstünlük skora da geçmiş oldu. 87' deki golle Cottbus 2-0 galip ayrıldı. Wolfsburg galibiyet serisini 11 maça ve puan farkını 5' e çıkaramadıysa en büyük nedeni bence Bayern' in Schalke' ye yenilmesidir. Puan farkını açma fırsatı çok büyük baskı oluşturmuş takıma. Son 5 haftaya girilirken Almanya her seneki bildik tabloyu sunuyor bize: Lider 57 puan, 5. 54 puan.
q
q
TSL' nin son maçı GS-Ankara. Galatasaray' ın son 3 sezondur seyircisiz oynadığı maçların mutlaka Ankaraspor' a denk gelmesi araştırılmalı (!). Bu sene sayısını unuttuğumuz kez yine fırsat tepti GS. Fikstüre göre hala şampiyon adayı olarak gösteriliyor, ama oynanan futbola bakarsak kalan maçların hepsi Hacettepe ile yapılsa yine nafile. Maçın seyretmeye değer tek bölümü Lincoln' ün topuk pasıyla orta sahadan başlayan, Kewell' in topuk pasıyla devam eden, Baros' un bırakıp Nonda' nın yapılabilecek en kötü seçimle topu kontrol etmesi ve dışarı giden topla sonuçlanan ataktı. Organize olduğunu da sanmıyorum, doğaçlama gelişti. Son dakikada Topal' ın boş pozisyonda topu kornere çelmesi ve De Sanctis' in feryadı sessiz gecenin çığlığının vücut bulmasıydı resmen.
q
Bu akşamki Newcastle-Porstmuth maçı da haftanın kritik maçlarından. Premier League' in demirbaşlarından NU ilk defa bu kadar zor durumda ve bu maç bir nevi köprüden önce son çıkış onlar için. Shearer da son açıklamasında özellikle taraftarın desteğine de vurgu yapmış ki bu da zaten güzel bir atmosfere sahip St. James' s Park' ta ekstra güzel bir maç izleyeceği demektir.q


Hiç yorum yok: